Atopik dermatit (Atopik ekzema)

Atopik dermatit deride kuruluk, kızarıklık, pullanma ve sulantılı yaraların görüldüğü şiddetli kaşıntı ile seyreden bir deri hastalığıdır. Çevre kirliliği, değişen çevre ve yaşam şartları ile özellikle sanayileşmiş ülkelerde gün geçtikçe artmakta olan hastalığın oluşumunda, çevresel alerjenler ve kalıtım önemli rol oynar. Hastanın kendisinde veya ailesinde alerjik göz hastalığı, alerjik burun akıntısı veya astım gibi alerjik yatkınlık ile seyreden başka hastalıklar bulunabilir. Ülkemizde de hasta sayısının oldukça fazla olduğunu söyleyebiliriz.

Atopik dermatit herhangi bir yaşta görülebilse de hastaların %50’sinde ilk yaş içinde, %95 kadarında ise ilk 5 yaş içinde başlar ve farklı yaş gruplarında değişik bulgular gösterir. Atopik dermatitin oluşumunda genetik ve çevresel faktörler ortak rol oynar. Hastaların % 60 – 70’inde aile bireylerinde atopi (alerjik yatkınlık) öyküsü vardır. Tek yumurta ikizlerinden birinde olması durumunda, diğerinde atopik dermatit görülme oranı % 70’lerdedir. Aynı genetik yapıyı taşıyan ikizlerde bu oranın % 100 olmaması; genetik faktörlerin tek başına etkili olmadığını, çevresel faktörlerin de önemli bir rolü olduğunu göstermektedir.

Atopik dermatitli bireylerin deri içeriklerinde bazı değişiklikler vardır. Derinin dış tabakasında yer alan yağ miktarında azalma ve yapısal değişiklik olması nedeni ile derinin koruyucu özelliği azalır, dış etkenlere açık hale gelir, derinin su oranında da fazla miktarda kayıp nedeni ile azalma oluşur. Atopik dermatitin önemli bir bulgusu olan kaşıntı, derinin koruyucu tabakasının zedelenmesine ve sonuçta dış etkenlerden daha fazla etkilenmesine yol açar.

Yakınmaların ortaya çıkmasına veya şiddetlenmesine neden olabilen faktörler derinin kuruması, terleme, bakteri ve viruslarla oluşan enfeksiyonlar, stres, ısı ve iklim değişiklikleri, toz ve bitki polenleri, sigara ve deriye değerek iritasyon (tahriş) oluşturan maddeler olarak sayılabilir. Yün giysi veya battaniye, sentetik giysiler, naylon, parfüm içeren temizleyiciler veya kozmetik ürünler, alkol içeren ürünler kaşıntıyı ve ekzemayı şiddetlendirir. Bebek ve çocuklarda yumurta, süt, fıstık, soya fasulyesi, balık, buğday alerjileri, hayvan tüyleriyle temas kaşıntının veya ekzemanın ortaya çıkmasına veya artışına neden olabilir.

Bulgular

Atopik ekzema süt çocukluğu döneminde 2 aylıktan sonra başlar, bebeklerin bazılarında 2 yaşında geriler, bazılarında ise oyun çağı döneminde devam eder. Bebeğin yanaklarında ve alnında kızarıklık, ince çatlaklar ve sulantılı alanlar görülür. Saçlı deride de benzer görünüm ortaya çıkabilir. Bebek kaşıntı nedeni ile huzursuzdur, iştahsızdır ve uykuları düzensizdir. Bebek hareketlendikçe gövde lezyonları ortaya çıkar, bu lezyonlar özellikle emekleme ile beraber sürtünme nedeni ile diz ve dirseklerde yerleşir.

Oyun çağında lezyonlar daha az sulantılı ve çok kaşıntılıdır; tüm gövdede görülebilir ancak genellikle koltuk altı, diz ve dirseklerin iç yüzleri gibi kıvrım yerlerinde yerleşir. Puberte ile gerileyebilirse de bazı hastalarda erişkin dönemde devam eder. Hastalık daha öncesinde yakınma yokken ileri yaşlarda da başlangıç gösterebilir.

Adolesan ve erişkin dönemde kaşıntı belirgindir. Boyun yan yüzleri, diz ve dirsek iç yüzleri gibi kıvrım alanlarında kaşıntılı, koyu renkli, kalınlaşmış deri görüntüsü vardır. Alevlenme dönemlerinde bu alanlarda renk daha çok kırmızıya döner, sulantılı, kabuklu yaralar halini alır. Meme başı ekzeması, ellerde sulantılı, kabuklu veya kepekli ekzema lezyonları görülebilir.

Tüm yaş gruplarında emosyonel stres ile hastalığın alevlendiği ve lezyonların şiddetlendiği görülür. Çocuklarda enfeksiyonlar ve aşılama gibi bağışıklık sisteminde değişiklik oluşturan veya diş çıkarma, eve yeni kardeş gelmesi, okula başlama veya okul değişikliği, anne-baba anlaşmazlığı gibi emosyonel stres yaratan olaylar sonrasında kaşıntıda ve döküntülerde şiddetlenme beklenebilir. Deri kuruluğu çok önemli bir bulgudur ve hem lezyonların ortaya çıkmasında ve devamlılığında, hem de kaşıntının şiddetlenmesinde rol oynar. Hastaların çoğunda göz çevresinde renk koyuluğu, burun üzerinde enine çizgilenme ve gövdede deri renginden daha açık renkli lekeler görülebilir.

Tedavi

Atopik dermatit kaşıdıkça kaşınan bir hastalıktır ve bu durum kırılması gereken bir kısır döngü oluşturur. Şiddetli kaşıntı hastanın yaşam kalitesini önemli ölçüde etkiler. Atopik dermatit alevlenme ve düzelme dönemleri ile yaşam boyu sürebilen kronik bir seyir izler. Bu nedenle yakınmaların şiddetlendiği dönemlerde uygun tedavilerin verilmesi gerekmekle beraber, alevlenmelerin engellenmesi tedavinin en önemli basamağını oluşturur. Atopik dermatit tedavisinde amaç kaşıntının azaltılması, mevcut lezyonların geriletilmesi ve ekzemanın yenilemesinin engellenmesi olmalıdır. İlaçların düzenli kullanılmasının yanı sıra uygun ortamın sağlanması ve gerekli önlemlerin alınması tedavinin temelidir.

Uygun ortamın sağlanması ve önlemler: Enfeksiyonlar ve stres alevlenmelere neden olduğundan bunların tedavisi veya önlenmesi önem kazanmaktadır. Hayvansal tüyler, sentetik halılar, boyalı oyuncaklar gibi çevresel alerjenler uzaklaştırılmalı, koku veya boya maddesi içeren temizleyici veya kozmetik ürünler kullanılmamalı, katkı maddesi içeren yiyeceklerde kısıtlama yapılmalıdır. Çocuk hastalarda gelişim için gerekli olan yiyeceklerdeki kısıtlamalar çok özenle seçilmelidir.

Nemlendiricilerin kullanımı tedavinin olmazsa olmaz basamağıdır, ilaç kullanma gerekliliğini çok azaltır. Kaşıntıyı azaltarak hastalığı kontrol altına almada katkı maddesi içermeyen ve tahriş etmeyen kokusuz, renksiz özel nemlendiricilerin her gün kullanımı çok yarar göstermektedir. Banyolarda tahriş edecek sert temizleyicilerden uzak durulmalı, derinin kurumasına neden olacak sıcak ve uzun süreli banyolardan kaçınılmalıdır. Sık banyo yapılmasında bir sakınca yoktur, banyo sonrası ilk 5 dakika içinde sürülen nemlendiricilerin etkinliği de daha fazla olur.

Bu önlemlere uymayı sağlamada hasta ve hasta yakınlarının eğitimi çok önemlidir. Bu uyumun sağlanması tedavinin etkinliğini çok arttırır ve yan etkileri olan ilaç tedavilerine olan gereksinimi azaltır. Tedavinin başarılı olması için hasta ve hasta yakınlarının hastayı takip eden hekim ile işbirliği esastır.

Kullanılan tedavi yöntemleri: Atopik dermatit tedavisinde deriye sürülen ve ilaç içeren kremler ve merhemler çok sıklıkla kullanılır. Bunlardan en çok kullanılanlar kortizonlu krem ve merhemlerdir. Ekzemanın aktif döneminde kırmızılık ve kaşıntıyı kontrol altına alırlar. Kortizonlu kremler, nemlendiriciler ile birlikte kullanıldıklarında etki belirgin oranda artar ve yan etki riski azalır. Bu ilaçların kullanımında aşırıya kaçmadan yeterli miktarı, yeterli süre kullanmak önemlidir; bu nedenle doktorunuzun önerdiği şekilde kullanım yan etkileri sınırlamaya yardımcı olacaktır.  Kaşıntıyı kontrol etmek için bazı şurup ve tablet şeklinde ağız yoluyla kullanılan ilaçlar önerilebilir.

Tüm önlemlerin uygulanması ve ilaç kullanımına rağmen hastalığı kontrol altına almak bazen oldukça zordur. Bu durumda ultraviyole tedavisi (fototerapi) veya yan etkilerin dikkatle kontrol altında tutulmasını gerektiren bazı ilaçların kullanımı gerekebilmektedir. Böyle şiddetli hastalık durumunda tedavi yönetiminin mutlaka bir dermatoloji uzmanı tarafından yapılması gerekir.